English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Speaking | ||||
Speaking | the bell rung expr. | zil çaldı | ||
Has the bell rung? Zil çaldı mı? More Sentences |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Speaking | ||||
Speaking | the bell rung expr. | zil çaldı | ||
No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom. Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | get (one's) bell rung v. | saksıyı kırdırmak | ||
Idioms | get (one's) bell rung v. | beyni dağılmak | ||
Idioms | get (one's) bell rung v. | kafasına şiddetli bir darbe almak/yemek | ||
Idioms | get (one's) bell rung v. | gözlerinde şimşek/şimşekler çaktıracak bir yumruk yemek | ||
Idioms | get (one's) bell rung v. | kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek | ||
Idioms | get (one's) bell rung v. | kafası kırılmak |